18 Şubat 2011 Cuma

Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Orhan Çeker’e Açık Mektup



Sizin gibi bir insanla aynı ülkeyi, aynı dünyayı paylaştığıma,aynı havayı soluduğuma bile inanmak bana güç geliyor. Hele de sizin bir eğitimci olduğunuz gerçeğini, gelecek nesillerin dünya görüşünün, değer yargılarının ve muhakeme yeteneklerinin sizin gibilerin ellerinde şekillendiğini hatırladıkça ürperiyorum.

Tecavüz; bir insanın diğer bir insana karşı işleyebileceği en büyük suçlardan, gösterebileceği en büyük şiddetlerden biridir. Tecavüz suçunu işleyen kimse, bu suçu salt cinsel dürtüsünden değil; psikolojik veya sosyal bozukluğundan dolayı işler. Dolayısıyla, tecavüze herhangi bir dekoltenin sebep gösterilmesi mümkün değildir; insan demeye utandığım bazı mahlukların bırakın dekolte giyen kadınları; bebek sayılacak çocuklara, yatalak hastalara karşı bu vahşeti gerçekleştirmesi; bu suçu işleyenin sağlıklı bir birey olmadığının göstergesidir. Tecavüze uğrayan kişinin, sadece bekareti ve/veya “tek eşliliği” değildir zarar gören; bedeni, ruhu, duyguları, cinselliğe bakışı ve kendi bedeniyle olan ilişkisi, onarılması güç bir şekilde hırpalanır...

Kadın bedeni; canı çekti diye dileyenin gidip bir parça koparabileceği bir yemek değildir Orhan Bey. 
İnsanın bedeni evidir; bir yabancının canı öyle istedi diye arabayı durdurup faydalanabileceği bir tesis değil.

Sizin de bir eğitimcisi olduğunuz İslam dininin şartlarından biri değil midir, insana nefsini törpülemeyi öğretmeyi hedefleyen oruç? Benim bildiğim kadarıyla kendi hür iradeleriyle oruç tutanlar; oruç ibadetinin altında yatan öğretiyi anlar ve önlerinde en sevdikleri yiyecek de yense bırakın canları çekmeyi; orucunu bozmayı aklına bile getirmezler. Kişinin kendi iradesini terbiye etmesidir çünkü dinin bize salık verdiği.. Karşına ne çıkarsa çıksın, doğru insan olmak, erdemli olabilmek ve erdemli kalabilmektir Allah tarafından tüm dinler aracılığıyla insanoğluna tembihlenen..

Sizi bir eğitimci olarak da, hatta bir insan olarak da ciddiye almadığımı belirtmek isterim. Verdiğiniz demeçten daha bile çok beni dehşete düşüren, bu milletin meclisindeki vekillerin, hele ki kadın vekillerin demecinize olan tepkisizliğidir. Tamamen kurgusal bir dizide yaşanan sevişme sahneleri yüzünden gençlerin ahlakından endişe edenler, sizin bu demecinizden ve demeciniz sonucunda kendi hayvani dürtülerini kontrol etme gereği duymayacak, bunu da bir din aliminin sözlerine dayandırarak içini rahatlatacak insanların olası hareketlerinden endişe etmiyorlar mı? Fatmagül’ün tecavüz sahnesini kaleme alanları da, çekenleri de, oynayanları da kendi tabiriyle “sapıklık”la suçlayan AKP İstanbul Milletvekili hanımefendinin sizing hakkınızdaki yargısını ben çok merak ediyorum mesela? Yoksa büyük bir memleket meselemizi çözüp, Fatmagül’ün suçunun ne olduğunu açıkladığınız için mi susuyor hepsi?

Dilerim Allahtan, talihsiz demecinizde andığınız korkunç olay, ailenizden ve çevrenizden hiç kimsenin başına asla gelmesin. Çünkü hiç bir kadın; tecavüz denen vahşet ve şiddet eylemini hak etmez. Dekolte tercih eden veya etmeyen hiç bir kadın...

1 yorum:

  1. Konuyla ilgili okuduğum en başarılı yazı.
    Sözde dini arkalarına alarak bu tür demeçler veren insanları anlamakta güçlük çekiyorum gerçekten.Bize öğretilen; dinden, ahlaktan insanlıktan o kadar uzak ki dayanak kabul edilenler..Üstelik yüksek eğitim almış, prof olmuş bir insan bunları saçmalayan.İnsan bile diyemeyeceğim varlıkların bunu fetva olarak algılayıp, sapıklıklarını savunucak bir demeçleri de oldu sonunda.Yazık...

    YanıtlaSil