15 Eylül 2011 Perşembe

Yalan Danışmanı

Hayatta bazı hallerde yalan söylemek zorunda kalıyor insan. Karşısındaki üzülmesin diye, kızmasın diye, alınmasın diye, söylenmesin diye, kıyameti kopartmasın diye... her neyse. İşte bu aralar benim hayatım o hallerle geçiyor. Yalan söylemeye alışkın bir insan da olmadığım için bu durum içimi sıkıyor. Günlerce, gecelerce söyleyeceğim yalanı kurgulamak için kafa patlatıyorum. Kendi kendimin kötü polisi olup nereden yakalanabilirim'i kurcalıyorum. Ortaya çıkarsa sebebi en masum görünecek yalan'ı arıyorum. Birisine yalan söylediğimde onla ilgili başka kimlere ne yalan söylemem lazım'ı ortaya koyan ilişki ağaçları çiziyorum. Yazıp yazıp karalıyorum; içinden çıkamıyorum. Herkese her şeyin doğrusunu söylemek geliyor içimden, çok rahatlayacağım biliyorum ama göze alamıyorum. Çünkü ben bu aralar en büyük kararsızlıklarımı kırmak ve kırılmak arasında yaşıyorum..

Bir yalan danışmanı olsa mesela? Tatlı bir meslek.. Gitsem durumu anlatsam, desem böyleyken böyle; otursa bana bir senaryo çıkarsa.. "Ama ya o insan şuna bu konuyu açar da o da buna bilmemne derse"lerimin hepsine içimi rahatlatacak bir yanıt verse. "Hah bu da tamam" desem.. Avcumun içine yazsam ezberlettiği yalanları, bir bir okusam. Sonra da bu konuyu kapatsam sonsuza dek, bir daha hiç başımı ağrıtmamak üzere.. Kafamı karıştıran, olur ha hesap edemediğim bir soru soran olursa; "danışmanıma sormak istiyorum" jokerim olsa, Sabrina gibi parmaklarımın ucunda dünyayı dondursam bi sorup gelsem.. Benim küçük aklımla hesap edemediğim her şeyi aynı anda düşünüp ona göre çizmiş olsa zaten yalanımı, "eee peki bu n'olacak?" dediklerimin hepsine kolayı var dese..

İçim sıkılıyor içim. Bir yalan danışmanına ihtiyacım var.

Bir süper kahraman. Pelerini falan da olabilir, kendimi daha güvende hissederim o zaman. Kemik çerçeveli bir gözlük, ben kemik çerçeveli gözlükleri olan insanların daha rahat yalan söylediğini düşünüyorum nedense. Yandan çarklı bir gülüşü, karnında kavuşturduğu elleri olsun.. Beni korusun, beni ve kırılgan kalbimi. Canımı yakmak için akbaba gibi bekleyen herkesten, her şeyden. Silahlarla kuşatsın beni, ceplerime taşlar doldursun. Hem daha ağır çekerim böylelikle, ilk rüzgarda devrilecekmiş gibi hissetmem kendimi şu anda olduğu gibi. Sivriltsin dilimi biraz, taşı gediğine koyacak laflar belletsin. Çarpım tablosu gibi, düşünmeden aklıma gelsin; gece yatağıma yattıktan sonra aklıma gelen "keşke şöyle deseydim"ler. Riskler aldırsın bana, sırtımı sıvazlasın. Korusun samimiyetsiz olan herkesten, canımı yakan her şeyden. Ben uyurken başucumda beklesin. Kalbimin bu kadar kırılmasına, nolur izin vermesin...

İçim sıkılıyor içim... Yalan danışmanı, nerdesin?