8 Şubat 2011 Salı

Rüyanız Hayrolsun!


Bu adamı hayatınızda hiç gördünüz mü? Ya da rüyanızda? Iyi düşünün…


Robot resimdeki adamın ilginç bir hikayesi var.

 2006 yılında New York’ta ünlü bir psikiyatriste danışan bir hasta; rüyalarına girip hayatıyla ilgili tavsiyeler veren, hiç tanımadığı bir adamdan bahsediyordu. Kadın, düzenli olarak rüyalarına giren bu adamdan çok rahatsızdı; üstelik adamı hayatı boyunca hiç görmediğine emindi. Hastasının rüyalarına giren kişiyi, geçmiş bir travmayla ilişkilendireceğine emin olan psikiyatrist, hastasından adamı tarif etmesini istedi ve robot resim çizildi.
Birkaç gün sonra, aynı psikiyatrist ziyaret eden başka bir hasta, korkuyla karışık bir merakla doktorun masasının üzerinde gördüğü robot resimdeki adamın kim olduğunu sordu; çünkü adamı sürekli rüyasında görüyor, ancak kim olduğunu bilmiyordu.
Psikiyatrist bu ilginç tesadüf üzerine robot resmi birkaç meslektaşına gönderdi ve hastalarına robot resmi göstermelerini istedi. Birkaç hafta içinde farklı psikiyatristlerle görüşen dört hastadan daha benzer tepkiler geldi; hayatlarında hiç görmedikleri bu adamın sürekli rüyalarına girdiğine yemin eden hastalar, robot resmi görünce dehşeye kapılıyorlardı.
Önce Amerika’da, sonra uluslararası psikiyatri kuruluşları aracılığıyla tüm dünyada yayılan bu robot resim; dünyanın farklı ülkelerinden, farklı din, dil ve kültürlerden 2000’e yakın hastadan aynı reaksiyonu aldı.

Robot resimdeki rüya ziyaretçisinin gizemi dünya çapında büyüdü ve farklı teoriler ortaya atıldı.

Durumu klasik öğretilerle değerlendiren bazı psikiyatristler, Jung'un psikoanalitik teorisine göre robot resimdeki adamın kolektif bilincin yarattığı bir arketipten başka bir şey olmadığını savundular. Bu görüşe geçmişinde birbirine benzer travmalar bulunan insanların benzer rüyalar görmesi veya gördüklerini zannetmesi mümkün olabiliyor.

Konunun gizemi ortadayken, dini çevrelerin de topa girmesi kaçınılmaz oldu: Görüşünü bildiren bazı din görevlileri, büyük yaratıcının kendini bazı insanlara rüyalara bu surette gösterdiğine inandıklarını açıkladılar.

Bu konudaki en ilginç teori, hayal gücü kuvvetli olan kesimden geldi (ki ben bunların sonradan sinemacı olduklarını düşünüyorumJ) Bilimsel açıdan ispatı imkansıza yakın olan rüya sörfü teorisine göre, gerçek hayattan birisi, insanların rüyalarına girmeyi ve bu rüyaları yönlendirmeyi başarmış olmalı.

Bazılarıysa robot resimdeki adamın gerçek hayattan sıradan bir sima olduğunu, hepimizin her gün gördüğü pek çok insana benzediğini, bu yüzden de robot resmi doğrulayan hastaların rüyalarında gördükleri tanımadıkları insanı gören bu ortalama tipe benzettiklerini düşününmekle yetiniyor.

Hiçbir konudan eksik kalmayan komplo teorisyeni kimseler, şüpheciliği karakterinin bir parçası haline getirmiş olan bazıları, robot resmin insanlığı akıl hastasına çevirmek isteyen bir şebeke tarafından ortaya atıldığını ve uzun vadeli, hain bir planın ilk parçası olduğuna gerçekten inanıyor.

Konuyla ilgili görüşümü açıklamadan evvel çocukluğumdan bir anı paylaşmak isterim.

 Çocukluğumu geçirdiğim muhitte, küçük bir türbe dururdu bir yol kenarında. Kargacık burgacık bir el yazısıyla yazılmış “Bardakçı Baba Türbesi”  tabelasının altında duran mezar yeri boyutunda bir alanı çevreleyen yeşil demirlerle gelen geçen çul çaput bağlardı. Kendisinden hangi dilekleri dileyebileceğimiz konusunda bir malumatımız olmasa da, Bardakçı Baba 80’li ve 90’lı yıllarda Gayrettepe, Fulya civarlarında oturanlardan en azından bir Fatiha almıştır sanırım. 90’ların sonunda bu muhitten taşınırken muhit ile birlikte vedalaştığım Bardakçı Baba, birkaç yıl evvel yine karşıma çıktı; hem de hiç beklenmedik bir şekilde.

Günlük gazetelerde, belki bahsettiğim yıllarda Gayrettepe’de oturmuş olanlar dışında kimsenin dikkatini çekmeyecek kadar küçük yer bulan bu haber; 1968’de İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği’nden mezun olmuş bir grup arkadaşın günah çıkarması niteliğindeydi. Öğrencilik yıllarında, henüz Gayrettepe dutluk, Fulya da koruluk iken, ders çalışmak için korudaki müsait bir alanı tercih eden bir grup arkadaş, gırgır olsun diye buraya “Bardakçı Baba Türbesi” tabelası asmışlar, artık geyik ne kadar uzadıysa, fakültede kullandıkları yapay bir kafatasını da buraya gömmüşler. Kısa bir sure içinde yalancı türbenin mahalleliden büyük ilgi ve hürmet gördüğünü fark edince de utançtan ağızlarını açamamışlar. Içlerinden birine mevzu fena dert olmuş olacak ki, 2002 yılında utana sıkıla yaptığı açıklamada “Bardakçı Baba Türbesi” hakkındaki bu gerçekleri itiraf etti; ancak bildiğim kadarıyla bizim yalancı türbe hala eski yerinde, türbeyi çevreleyen araziye yapılan gökdelenin inşaat şirketinin biraz Bardakçı'nın biraz da mahallelinin tepkisinin korkusuyla yaptırdığı bir camekanın içinde..

Sözü fazla uzattım; bu robot resimdeki adamın da modern zamanların Bardakçı Babası olduğuna inanıyorum. Bana öyle geliyor ki, robot resim birileri tarafından, herkesin merakını uyandıracak bu hikaye ile ortaya atıldı. Artık forward mail olarak dünyayı dolaşması mı hesap edildi, internetin erişim hızını ispatlama deneyi miydi, yoksa sadece geyik miydi bilemem.. Sonuç olarak amca kadar ilgi gördü, o kadar ciddiye alındı ki, bunun saçma bir şaka olduğunu açıklamak için artık çok geç.. Muhtemelen robot resmin ve bu şehir efsanesinin yaratıcısı, bir yerlerden yarattığı etkiyi izleyip kıs kıs gülüyor.

En azından bana öyle geliyor.. Yine de büyük konuşmak istemem, maazallah, Bardakçı Baba falan çarpar..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder