3 Şubat 2011 Perşembe

Retronym


Dünya takibi imkansız bir hızla değişiyor ve gelişiyor, farkında mısınız?
Ben doğduğumda belki henüz fikri bile ortada olmayan bazı icatlar, bugün hayatlarımızın vazgeçilmez bir parçası.

Binlerce dolarlık hatları ve  bir somun ekmek ebatındaki cihazları ile cep telefonları hayatımıza girdiğinde olduğumuz yaşta olanlar; bugün onsuz bir hayatı düşünemiyorlar.
Mahalledeki tek telefon orada olduğu için bakkala telefona bağlanan bir neslin çocukları olan bizler, artık evlerimize sabit telefon bağlatmaya zahmet bile etmiyoruz mesela.

Bizden önceki kuşaklarda, bayramlarda, ismini fotoğrafların sağ alt köşesine yazan stüdyolara gidip fotoğraf çektirmek diye bir adet varmış. Bizim kuşaktaki her çocuk fotoğraf makinasını kurcalarken film haznesini yanlışlıkla açıp filmi yaktığı için azar yemiştir. Şimdinin çocukları ise, gözlerinin kapalı çıktığı kareyi tekrar edebildikleri bilgisine sahip oldukları için, aile albümlerindeki uyurgezerleri, fotoğrafı çeken münasebetsizin parmağıyla yarısı kaplanmış manzaraları anlamakta güçlük çekiyor olmalılar. Hoş, artık kimsenin evinde basılı fotoğraf yok. Zaten kimsenin ezberinde yakınlarının telefon numarası da yok.

Toplumsal değişim ve gelişimin en büyük yansıması ve kültür kavramının belkemiği olan dil, tüm unuttuklarımızı bir yere kaydediyor aslında.
Dünya üzerindeki dillere katılan yeni sözcükler, ironik bir şekilde, yeni icatlara, yeni olgulara ait olmuyor hep. Bilakis, yeni olgu eskisinin yerini o kadar çabuk alıyor ki; sözcüklerde geriye doğru bir türetme ihtiyacı doğuyor. Retronym dediğimiz kavram da tam olarak bu noktada insanlığa hizmet ediyor. Yani bir icat, bir kavram ya da bir olay toplum tarafından benimsendiğinde; ve onu anlatan sözcük bu yeni olgu için kullanılmaya başlandığında; eskisi için yeni bir kelime türetme veya eskisinin başına bir sıfat getirerek detaylandırma ihtiyacı doğuyor.

Karışık mı oldu? Şöyle düşünün:
Istanbul’a Fatih Sultan Mehmet Köprüsü yapılmadan once Boğaziçi Köprüsü’ne kimse birinci köprü demiyordu, bir ikincisi yoktu çünkü.. Ya da Ikinci Dünya  Savaşı gerçekleşmeden once, bizim bugün “Birinci Dünya Savaşı” dediğimize, sadece “The Great War” demiş olmaları gibi..

Bilinen en popüler retronym örnekleri: Siyah-beyaz televizyon, sabit telefon, tükenmez kalem, sessiz film, analog kamera, normal doğum, Türk kahvesi, normal Cola, manuel vites...

Bugünlerde en sevdiğim oyun, geleceğin olası retronym’lerine kafa yormak J


1 yorum: