18 Ocak 2011 Salı

Rakı Şişesinde Balık Olmak


"Eskiler alıyorum/ Alıp yıldız yapıyorum/ Musiki ruhun gıdasıdır/ Musikiye bayılıyorum
Şiir yazıyorum/ Şiir yazıp eskiler alıyorum/ Eskiler verip musikiler alıyorum
Bir de rakı şişesinde balık olsam.."  (Orhan Veli Kanık)


Ben ortaokul ve liseyi Beyoğlu'nda okudum. Aksırıp tıksırmadan içmeyi Taksim'de, Nevizade'de, Çiçek Pasajı'nda ve o zamanlar biri bu bu kadar popüler olacağını söylese güleceğim Asmalımescit'te öğrendim.



Zaten dayanıklı olan bünyemi, buralarda gördüğüm abilerin ablaların zarif adabıyla eğiterek, yamulmadan içmeyi öğrendim. Masalardan oturduğun gibi kalkabilmeyi öğrendim. Kendine ve yanındakine dur demeyi, kutlama yaparken de efkar dağıtırken de façayı bozmamayı öğrendim. Sarhoş olsam da dağıtmamayı, kafayı bulsam da kalp kırmamayı, elleri kendime güldürmemeyi öğrendim.
Gece saat kaç olursa olsun, Taksim’den evimin yolunu bulabilmeyi öğrendim.

Buralarda tanıştım rakının mucizesiyle.
Dostlukları hatırlatan, sevinçleri katlayan, dertleri unutturan rakı mıydı, rakının bana kalırsa en şahane mezesi olan muhabbet miydi hiçbir zaman bilemedim.

Tek bildiğim;
Rakı muhabbettir, uzakları yakın edendir.
Rakı özlemdir, uzaktan geleni karşılamak, uzağa gideni yolcu etmektir.
Rakı aşktır, aşk acısından kafanı masalara vurmak, bir balkondan tüm Istanbul’a avaz avaz aşkını ilan etmektir.
Rakı dostluktur, kimde ne yemek varsa; kimde ne dert varsa ve gecenin sonunda kimde sigara varsa; bir masaya ortak etmektir.
Rakı gurbettir, üç gurbetçi komşu gecenin ikisinde ecnebi memleketinde Sezen Aksu şarkılarıyla Istanbul’u özlemektir.
Rakı durmaktır, öglenden gece yarısına oturduğun sofraya oturup kalkanları izlemek ve sadece durmanın keyfini çıkarmaktır.
Rakı ilerlemektir, o masada iş kurmak, memleket kurtarmak, tüm dertlere akıl koymaktır.
Rakı temizliktir, otururken önceden bildiklerini, kalkarken masada duyduklarını unutmak; ruhunu temize çekmektir.
Rakı güzelliktir; günbatımını, geceyi, mehtabı, karanlığı en güzel gösterendir.
Küsleri barıştıran, dostlukları pekiştiren, aşkları alevlendiren, sevinçleri katlayan, üzüntüleri unufak edendir…

Bu sebeptendir ki, dünümde ve bugünümde olduğu gibi gelecekte de soframdan eksik olmayacaktır. Evlerimizi şenlendirmeye, Boğaz’da Istanbul’un eşsiz güzelliğine eşlik etmeye, Cunda'da gün batımını parlatmaya, Rumeli Feneri’nin güneşli akşamüstlerini serinletmeye, Bozcaada’nın serin gecelerini ısıtmaya devam edecektir. Bir anason kokusu, bir kadeh sesi ve bir dost kahkahası; tüm dertleri unutturmaya yetecektir.

Sağğınıza… 

1 yorum: