20 Kasım 2011 Pazar

Kolilere Sığdıramadıklarım...

Koliler, valizler, çöp dolu çöp torbaları, kıyafet dolu çöp torbaları, atılacaklar, verilecekler, eski fotoğraflar, hatıra defterleri, ilkokul karneleri, gözyaşlarına boğan gazete kupürleri, kahkahalar attıran resim defterleri, kitapların arasına yazılmış notlar, boarding pass'lerin üzerine yazılmış telefon numaları, unuttuğum adreslerden gelen mektuplar..

Taşınıyorum. Evlilik sebebiyle taşındığım için, yeni ikametgahımı bir insanla daha paylaşacağım için, ve zaten halihazırda hiç bir yere sığamayacak kadar çok eşyam olduğu için; bunların ciddi bir bölümünden kurtulmak zorundayım. Günler ve gecelerdir koli yapıyorum, koli taşıyorum, koli atıyorum..

İnsanın hatıraları hiç bir koliye sığmıyor oysa. Yaşadığın yerdeki güzel hatıralarını, üzüntülerini, hayallerini, umutlarını başka bir eve taşıyamıyorsun. Taşınma sürecinde birkaç kere ağladım, kolilerin ortasında oturmuş vaziyette. eşyalarım kolilere sığmıyor diye ağladım.  Şimdi anlıyorum ki, beni ben yapan ve bu evde bırakmak zorunda olduklarım sığmıyor hiç bir yere, ona ağladım. Aynı şekilde, yeni bir evde insanı heveslendiren aslında yeni bir hayatın, yeni bir sen'in ihtimali. yenilendiğin, gereksiz gördüğün her şeyi mavi çöp torbalarında İstanbul'un çöplüklerine terk ettiğin, özendiğin her şeyi binbir emek paketlediğin.. Kendini götürüyor insan gittiği her yere, kendinden kaçılmıyor elbet; ama kendine ait gördüklerini bırakıp yeni bir hayata gitmek, çok sancılı oluyor.

Sonunda biteceğini bildiğim güzel bir film gibi; kafamda milyonlarca soru olmasına rağmen bu evdeki son günlerimin tadını çıkarmaya ikna etmeye çalışıyorum kendimi. Kolilere sığdıramadıklarımı aklımda, kalbimde daha ne kadar taşıyacağım merak ediyorum.